Derya Kılıçkaya
Altınoluk Dergisi, 435. sayı, Mayıs 2022.

Sami Efendi hazretleri, eserlerinde ve sohbetlerinde, ümmet kavramını anlatırken Bakara Suresi 286. ayet bağlamında, bizden önceki ümmetlere ağır yükler yüklendiğini, ancak Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmetine pek çok ilahi lütuflar verildiğini, bunun için Allah’a şükretmek gerektiğini anlatmıştır.
İlhan Armutcuoğlu, Nakşibendiyye-Halidiyye şeyhi Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks.)’nun nazarlarına, sözlerine muhatap olmuş, onun dizine diz değdirmiş, onunla aynı mekânı ve zamanı paylaşmış kişilerden biridir. Bu yazıda, hayatı bizim için güzel bir örnek olan Allah dostu Sami Efendi hazretlerinin [i], yazdığı rubailerle (dört dizeden oluşan ve aruz kalıbıyla meydana getirilen bir şiir şekli) tanınan İlhan Armutcuoğlu’na nasıl tesir ettiğinden bahsedilecek, bu hususta şairin kaleme aldığı şiirlerden bir demet sunulacaktır. Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks.)’nun etrafında bulunmuş, onun etkisi altında kalmış ve Kaside-i Bürde’yi manzum bir şekilde tercüme etmiş olan şair İlhan Armutcuoğlu’nun, Ocak 2011’de Erkam Matbaası tarafından yayımlanan “Cum’a Mesajları” isimli şiir kitabında Hz. Peygamber’i nasıl ele aldığı, onu nasıl algıladığı değerlendirilecektir. [ii]
1.
Gözlerim uyur, kalbim uyumaz buyurdu Nebî..(S.A.V.)
Her an Onunla, bir hayât sürdü tek örnek Nebî!..(S.A.V.)
Onun izinde yürüyebilmek lütfeyle yâ Rab!..(C.C.)
İşte böylece uyan ey ümmet!.. Buyurdu Nebî…(S.A.V.)
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, hayatının her anında Allah ile beraber olduğunun bir göstergesi olan ilk mısradaki hadis, Esad Efendi tarafından zikrullahtan bir an gafil olmamak şeklinde değerlendirilmiştir. [iii] Ethem Cebecioğlu ise bu hadisin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzur uykusuna işaret ettiğini ifade eder: “Gaybetteki huzur hâlinde göz kapalı ama kalp uyanıktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav)’in uykusu murakabeden ibaretti. Yani uykusu, huzur uykusudur. Bu yüzden ‘Tenâmu aynâye velâkin lâ yenâmü kalbî’ yani ‘Gözlerim uyur lakin kalbim (aklım) uyumaz.’ demiştir. Gaybet, uyku olmayan uykudur ve bu uykuda rüya olmayan rüya yani vakı’a rü’yet edilir.” [iv] Dolayısıyla, Hz. Peygamber (s.a.v.) her an, uykusunda bile Allah’la beraberdir.
Şair, rubaisinde Allah’a dua ederek onun Müslümanlar için tek örnek olduğunu, onun izinden yürüyebilmeyi nasip etmesini diler. Ümmetin uyanışı ancak bu şekilde olabilecektir. Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks.) da eserlerinde, Hz. Peygamber’in en güzel örnek olduğunu vurgulamıştır. Rasûlullah, halkı yirmi üç yıl dine davet etmiştir. O, İslam’a hikmetle, anlaşılır mevzularla davette bulunmak, sonra münakaşa için en ılımlı tarzı tutmak hususunda örnek alınmaya layık bir kimsedir. İlhan Armutcuoğlu, Hz. Muhammed’in örnekliği hususunu eserindeki başka rubailerinde de ele almıştır.
2.
Hakka kurbiyyet lafla olmuyor örneklere bak!..
İbrâhîm’e bak, İsmâîl’e bak, son örneğe bak!..
Hazret-i Ahmed, en büyük önder, Yüce Peygamber!..
Allah’a dayan, Kur’ân’da beyân, işte ona bak!..
İlhan Armutcuoğlu, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in örnekliği hususunu bu rubaisinde de işlemeye devam eder. Allah’a yakınlığın kolay bir şey olmadığını, bunun için örneklere bakılması gerektiğini dile getiren şair, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail örneğini verdikten sonra, son örnek olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e değinir. Onu bir önder, alemdar olarak nitelendiren şair, kişinin Allah’a dayanması gerektiğini, bunun Kur’an’da aynen beyan edildiğini belirtir. Sami Efendi’nin Hz. Peygamber algısında, onun model olması daima ön plana çıkar. O, geleneksel peygamber algısı üzerine, görüşlerini inşa etmiştir. Gelenekselciler, Hz. Peygamber’in modelliği konusunda hemfikirdirler. Modelliğinin sürmesinin ancak, ilkelerinin şekilden içeriğe kadar, sorgusuz sualsiz taklit edilmesi ile gerçekleşebileceğini savunurlar. Dolayısıyla, İlhan Armutcuoğlu’nda da geleneksel bir peygamber algısı vardır. Eserde, Farsça peygamber kelimesinin geçtiği tek rubai budur.
3.
Ka’betullah’dan Şehru’r-Rasûle uçtum da geldim!..
Kasr-ı Namnam’dan, Kasr-ı Halîl’e coştum da geldim!..
Mevlâm dilerse ilk cennetine dünyâda alır!..
Hakka kulluğa, Rasûle ümmet olmağa geldim…
Bu rubaide şair, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ümmet olmanın, yani onun getirdiklerine tabi olmanın ehemmiyetinden bahseder. Sami Efendi hazretleri, eserlerinde ve sohbetlerinde, ümmet kavramını anlatırken Bakara Suresi 286. ayet bağlamında, bizden önceki ümmetlere ağır yükler yüklendiğini, ancak Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmetine pek çok ilahi lütuflar verildiğini, bunun için Allah’a şükretmek gerektiğini anlatmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümüne ümmet denir. Şair de Mekke’den Medine’ye gittiğini, oralarda nasıl ibadet ettiğini aktarır.
4.
Ağrısız başta hayır yok kardeş!..
Haktan gelene cân fedâ kardeş!..
Yüce Nebîmiz neler yaşadı!..
En büyük safâ cennette kardeş!
“Herkesin bir sıkıntısı vardır.”, “Dünyada rahat yoktur.”, “Lütfun da hoş kahrın da hoş.” fehvasınca Hakk’tan gelene razı olan tasavvuf ehlinin bir örneği de bu rubaide görülmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in örnekliği bu hususta da insanın işine yarar, çünkü o dünyada en çok sıkıntı çekmiş ve görmüş insandır. Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks.) da Allah Rasûlünün çektiği sıkıntıları anlatmıştır. Eserlerinde bahsettiğine göre, bir defasında Allah Rasûlünü Kâbe’de yakalamışlar, onu tartaklamaya başlamışlar, Hz. Ebubekir yetişip Rabb’im Allah dediği için, bir insana böyle davranılamayacağını söylemiştir. Yine bir gün, Allah Rasûlü Kâbe’de namaz kılarken Ukbe b. Muayt üzerine pis ve kirli şeyler atmış, onu boğmaya çalıştığı sırada Hz. Ebubekir yetişmiş ve kurtarmıştır. Müşrikler, Uhud Savaşı’nda Allah Rasûlünü yaralar ve dişini kırar. Yüzünü, al kana boyarlar. Allah Rasûlünün zırhının iki halkası gözünün altında elmacık diye tabir olunan yere, fena hâlde saplanır. Ebu Ubeyde b. Cerrah bu halkaları dişi ile çıkarmıştır. Çıkarırken kendisinin iki dişi düşmüştür. Allah Rasûlü, kanının yere damlamasından dolayı kavmine azap gelmesin diye yüzünden akan kanı silmiş ve kavminin hidayeti için dua etmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), zor zamanlarında bile, nesillerinden Müslüman gelmesi ihtimali olan kimseler hakkında beddua etmemiş ve onların yok olmasını istememiştir.
Şairin dört rubaisini ele alarak onun, mürşidi Sami Efendi hazretleri odağındaki Hz. Peygamber (s.a.v.) algısını değerlendirmeye, Sami Efendi’nin şairdeki tesirini gözler önüne sermeye çalıştık.
Rabb’imiz, iyi amel sahiplerinin / salihlerin yolundan bizleri uzaklaştırmasın. Âmin.
Dipnotlar:
* Bu yazıyı, 11 Nisan 2020’de 22 yaşında koronadan kaybettiğim İTÜ Uçak Mühendisliği son sınıf öğrencisi kardeşim Emircan Kılıçkaya’ya ithaf ediyorum.
[i] Sami Efendi’nin hayatı ve tasavvufi görüşleri hakkında geniş bilgi için bk. Vahit Göktaş, Mahmud Sami Efendi Hayatı ve Tasavvufi Görüşleri, Ankara Kalem Neşriyat, 2. Baskı, Ankara 2020.
[ii] Sami Efendi’nin Hz. Peygamber algısı hakkında geniş bilgi için bk. Abdullah Sami Avcı, “Çağdaş Tasavvuf Çevrelerinde Hz. Peygamber Algısı: Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu Örneği”, Kocaeli İlahiyat Dergisi 2/2 (2018).
[iii] Vahit Göktaş, Tasavvuf Yazıları, İlâhiyât Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2014 içinde Vahit Göktaş-Ali Tenik, “Muhammed Es’ad Erbili (1847/1931)’nin Zikirle İlgili Görüşleri”, s. 137.
[iv] Ethem Cebecioğlu, “Gaybet Uyku Olmayan Uykudur”, Altınoluk, S. 431, Ocak 2022, s. 29.


