
Yüce Mevlâmız, şerîki yoktur, nâzırı yoktur!..
Yüce Nebîmiz, Habîbullahtır, şerîki yoktur!..
Onun mevlidi, Ona muhabbet, îmândan gelir!..
Herbir satırı Kur’ândan sonra, şerîki yoktur!..
İlhan Armutcuoğlu
Hak dostlarından merhûm İlhan Armutcuoğlu Hocamızın sohbetleri, eserleri, tasavvuf ve seyrüsülûke dâir hâtıraları…

Yüce Mevlâmız, şerîki yoktur, nâzırı yoktur!..
Yüce Nebîmiz, Habîbullahtır, şerîki yoktur!..
Onun mevlidi, Ona muhabbet, îmândan gelir!..
Herbir satırı Kur’ândan sonra, şerîki yoktur!..
İlhan Armutcuoğlu

Mevlid kandili, O bir tek gece!..
Tek Nebîmizin doğduğu gece!..
Devr-i Âdemden Îsâ Nebîye…
Beklenen Nebî doğdu o gece…
İlhan Armutcuoğlu
Şeyhzâde Ahmed Ziyâ Efendi
Manzum tercüme: İlhan Armutcuoğlu




Belliğ selâmî sabâ billâhi in teridi!.
Medîneten lihabîbi’l-mâcidi’l-ehadi
Uğrarsan Medîne’ye Allah için ey sabâ!.
Sun Habîb-i Hudâ’ya benden de bin merhabâ..

Sellim tücâhe şefî’il halkı müntasibâ
Mikdâra nebti’l-berâ ev zid ve zid ve zidi!.
Dîvân durup önünde sunarken selâmımı,
Arzın nebâtlarınca erz et ihtirâmımı.

İn dâme mâ bî mine’l-hırmâni va kebedî,
Yelta’ füâdî limâ yelkâhü min kemedi…
Eyvah sürerse böyle hırmânım hem hasretim!.
Gönlüm yanar bu gamla, büyür derd ü mihnetim.

El kalbü fî vehecin ve’ş-şevku yudrimühâ;
Mâ hebbe min taybetin rîhun ilâ anedi…
Şevkin sürükledikçe kalbim muttasıl yanar;
Estikçe Taybeden bana bir şeme rûzigâr..

Lev sıhtü şekvan ilâ mesvâke yâ emelî!.
Min cehlihim yez’umü’l-uzzâlü min fenedi..
Varmağa huzûruna şevk ile feryâd etsem,
Cehlinde kınayanlar, derler bunamış adam!.

Lem ya’lemû külleme’s-temta’l-ehibbetü ev,
Teheyyyeû uccelen yezıccünî feedî,.
Gönlümü bilmediler hayli muzdarib yine,
Azm ü sefer edince ehibbâ Medîne’ye..

Fe tec’alü’l-aynü tuhrîku’d-dümûa kemâ,
Terakrakat fi’r-rabîı’s-suhbü bi’l-beradi…
Gözlerim iki pınar, yaşlar aynı leâlî,
Fasl-ı bahâr içinde sanki dolu misâli…

Ev bi’l-ğuyûsi hetûnin fevka mümhiletin;
Alâ muhayyâye mümtedden ile’l-keradi..
Yahut çorak toprağa sağanak yüklü yağış;
Gözlerden çehrem üzre sel gibi coşkun akış..

Ve rubbemâ fi havâli’l-ayni ya’tekiru,
Ke’lhamri yakzifü hıne’ş-tedde bi’z-zebedi.
Göz yaşları andırır ba’zan reng-i lâleyi,
Şiddetlenip tortusun hamrın attığı gibi..

Yâ kavmi innî sarîu’l-hubbi zû vecain!..
Deû üdehdihü fi’l-küsbâni zâ cesedi!..
Kavmim! cünûn-i aşk ile ben hastayım meğer,
Kumlarda yuvarlanayım bir terk edin yeter!..

Ve emsehu’t-türbe vechî türbe hayri verâ,
Ebkî alâ mâ yedâye kaddemet liğadi!..
Yüzüm sürüp toprağına hayru’l-halâikın,
Yok azığım yârına, ağlayım için için!..

Âbği’ş-şefâate min zâke’n-nebiyyi izâ,
Lem yentefi’ ehadün bi’l-mâli ve’l-veledi.
Ol günde faydası yok ne malın ne evlâdın,
Şefâatin umarım Server-i Kainatın.

Hubistü anke ve îru’z-zâirîne mezat,
Yâ Seyyidî yâ Rasûlallahi huz bi-yedî!..
Kervan kalktı ben yine mahbûsum, muzdaribim,
Elimden tut yâ Rasûlallahi yâ senedî!..

Yehtâcü kalbî verâe’l-kavmi lâkin ene,
Ehinnü müstevhiden fi’l-mehdi ke’l-ebedi…
Kavmim peşinde hıçkırırım bir boğuk gibi,
Hıngıldarım beşikte debrenür çocuk gibi…

Femnün bi lutfin ve ihsânin ve mekrumetin,
Ve’ş-fa’ lenâ yâ Nebiyyellahi yâ senedî!..
İhs’an u lutfunu hem, kerem bahş edip bize,
Yâ Nebî Yâ Senedî!. şefâat hepimize!..

Ente’l-lezî amme külle’l-halkı nâilühû
Yes’avne râcûhü min kurbin ve min buudi..
Sensin atâsı halkı, baştan başa kuşatan,
Ümmidle koşuşurlar, yakından hem uzaktan..

Lemmâ teşerrafeti’d-dünya bike’n-kaşaat,
Ğayâhebü’l-küfri ve’n-câbet züke’r-raşedi…
Dünyâ şeref bulunca vücûdunla ey emîn!..
Kovdu küfrü zulmeti o hidâyet güneşin…

Fensur li abdin radâ bi’l-mûbikati kemâ,
Nusirte min Rabbinâ fi’l-bedri ve’l-uhudi
Nusret eyle kuluna gark-ı kebâir yine,
Nusret etti Rabbimiz sana Bedr u Uhudde..

İnnî bi makterafet nefsî tüvesvisünî,
Alâ şefâ hurufin hârin fehuz azudî
Vesvese verip nefsim, haddi aştı günahım.
Kenar-ı nardayım âh!. tut kollarımı Şâhım!..

Fealtü min külli ısyânin kebâirahû,
Ve lem etüb leytenî ey ümmi lem telidi!..
Hep ma’siyet işledim tevbe de edemedim,
Bir de nolaydı anam doğurmayaydı dedim…

Men lî bi-mektesebet nefsî sivâke eyâ,
Fi külli nâibetin zuhrî ve mu’temedi
Nefsim tuğyân ettikçe kime şekvâ edeyim?
Hiç senden özge var mı? melce'im, mu’temedim!.

İzâ atıştu ğaden min harri ma’sıyetî,
Kul yâ “Zıyâ” inne hâzâ Kevserî feridi!..
Mahşerde susarsam âteş-i ma’siyetimden,
Kevserim işte Zıyâ!. iç ve kan serinle de!..

Aleyke mâ nâha fi’lğusni’l-hamamü ve mâ,
Sâha’n-naâmü salâtü’l-vâhidi’s-samedi
Behâim koşuştukça, öttükçe güvercinler,
Üzerine salâtım bezleylesin Girdigâr…

Ve mâ terenneme atyârun ve sâha cevâ.
Anâdilü bihazîni’s-sec’i ve’l-ğaradi…
Ötüştükçe hep kuşlar, şevk ile ale’d-devâm,
Hazîn bülbül sec’ ile feryâd ettikçe müdâm…

Ve mâ tehettale dem’ul-aşikîne ve mâ,
Nebâ mezâciuhüm min sevrati’r-ramedi…
Göz yaşı âşıkların, sanki selsebîl misâl,
Aktkça pür-harâret, coştukça ayn-ı zülâl

Sallâ aleyke kemâ yerza’r-rahîmü binâ
İnnâ aceznâ ani’l-ihsai bi’l-adedi
Sâlatü selam Ona, rızâna erdir bizi,
Sayılara sığmayan lütfun ile ilâhî!..

Ve’l-âli ve’s-sâhbi sümme’t-tâibîne lehüm,
Va’htim ilâhi lenâ bi’l-hayri fi’l-emedi.
Ehl-i Beyt ü Tâbiîn, hem dahî Ashâbına,
Rahmeyle âkibette, bizi şâd et Rabbenâ!..