Yüce düstûr-ı tarîkat, yüce âdâb u usûl..
Alınıp dest-i Ezel’den, sunulur Dest’e usûl..
Uzanır tâ be-kıyâmet bulur erbâb-ı vusûl..
Alan el sen, veren el sen evet ey Fahr-i Rusül!.
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
O münevver yüze bir bak görünür vecd ü safâ..
Yüce Devletlü Velî’den alınan ahd ü vefâ..
Coşan ilk menbâ-ı hikmet O teveccüh O şifâ..
Nazar-ı hazret-i Sâmî Eser etmiş ve kefâ..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Görünüşte iki sûret gibi lâkin kalb bir..
Nice sîretler ezelden yoğrulmuş Rab bir..
İçilen aşk u şerâbın kabı ayrı lüb bir..
Biri Âl-i Ramazandır, biri vâris hep bir..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Ona peyk olmuş ezelden O Perî-rû O idi…
Reh-i pâkinde gubâr olmuş O Günden O idi..
Dil-i Mâ’mûru tavâf eyleyen evvel O idi..
Bütün esrâr-ı ledünnün küpü ancak O idi..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
O Göğüslerden emildi ledün ilmi bir ömür..
Bir Onun çeşmine mâ’kes idi diller bir ömür..
O Güzeller Güzelinden nefes almış bir ömür,
Nice bin manzara artık Ona gülmez bir ömür..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Ona hizmetteki dikkat ve firâset ve hulûs,
Oluyor menzile ermek için iksîr o hulûs..
Bir ayağında çorap var, biri elde… O Hulûs..
Der-i Sultân’a müebbed düşürür kim o hulûs,
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Bu Sehâlar, O Sehâvvetten eserdir lâ şek..
Heme yoklukta sehâvet, heme varken lâ şek..
Yüce ahlâkı Rasûlün, sulehânın lâ şek..
Neyimiz varsa fedâ yüzdeki hâl’e lâ şek..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
O Yüzün Nûrunu Leylinde göreydin bir kez..
Harem-i Ka’be vü Zemzemde göreydin bir kez..
Ve melekler Onu seyrinde göreydin bir kez…
O Refâkate Refîkin …ve göreydin bir kez…
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Ser-i Kûyünde Rasûlün o ne hürmet ne kemâl..
Der-i Lütfunda Rasûlün ve ne ihsân-ü cemâl..
Sofasında O Rasûlün bütün esrâr ile hâl…
Dem-i âhirde Bâki’a verilir de O Kemâl,
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Şeb-i vuslattı O Pîr’e, bize firkatti meded!..
Kanayan kalplere merhem ta O Günden ve meded..
Elem-i firkati duydukça gönüller o meded..
Yetişir Himmet-i Vâlâ-yı Verâsetle meded…
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
Sana kul olmayı lütfet hemen ancak yâ Rab!..
Ona ümmetliği lütfet hemen ancak yâ Rab!..
Bize evlâdlığı lutfet hemen ancak yâ Rab!..
Bütün ihvânına vuslat diler İlhan yâ Rab!..
Vurulur Şeyhime el-hak o meşîhat mührü,
Vurulan Tuğra-i Sâmî, vuran el emr-i Rasûl…
İlhan ARMUTÇUOĞLU
