Recâ-2

Altınoluk Dergisi, Sayı 292, Haziran 2010.


3. Bakışlarından bellidir. Yüce Allahımızın haram buyurduklarına bakmaz. İstek ve arzu ile, rağbetle dünya zenginliklerine de bakmaz. Ancak ibret almak maksadı ile bakar.

Nakşibendi usullerinden, hayat boyunca tatbik edildiği takdirde büyük kurtarıcı 11 usulden biri de, Nazar ber kademdir. Yolda yürürken ancak basacağımız yere bakarak yürümek. Herkes için önemli olmakla beraber, özellikle hanımlar, kızlar için ne kadar önemlidir.

Namaz kılarken çeşitli şeylerin hatırımıza geldiğinden şikayet ederiz. Gözler, kalplerin penceresi gibidir. Günlük hayatımızda gözleri İslami ölçülerin dışında kullandığımız takdirde, kalplere depo edilen yanlışlar, elbette ki namazda hatıra gelir ve rahatsız eder.

Büyüklerden bir zattan dinlemiştim:

“Bir gün Üstadımı ziyarete gidiyordum, apartmanın merdivenlerinden inerken süslü, cilveli, parfüm esintileri ile merdivenleri dolduran bir kadınla karşılaştım. İlk görüşten sonra bir daha baktım. Üstadımın huzuruna vardığım zaman merhabalar şöyle dursun, yüzüme bile bakmadı, biraz oturdum, kalktım, giderken uğurlar olsun bile demedi.” demişlerdi.

4- Yediklerinden bellidir. Peygamberimiz Efendimiz bir hadislerinde buyuruyorlar ki:

Adem oğlunun midesine bir lokma haram girerse, o haram, bünyede bulunduğu müddetce (alınan bir gıdanın te’siri 40 gün devam eder) yer ve gök melekleri ona lanet okurlar, o haldeyken ölürse yeri cehennemdir.”

Hazret-i Mevlâna’nın bir sözünü hatırlayalım:

Kabiliyetsiz ile uğraşmak kubbe üzerinde ceviz durdurmağa benzer!..

Kabiliyetsiz kim?

Nikahtan mahrum, haramlarla beslenmiş, mürşid meclislerinde bulunmamış.

Konyamızın büyük dervişlerinden Dişçi Hacı Mehmed Lekesiz misafirim idi. Sohbet esnasında misafirlerimden birisi, “Efendim! Devlet bankalarının faizleri haram sayılmazmış diyorlar. Ne buyurursunuz?” deyince:

“Evlâdım, bir caddeden geçerken o cadde üzerinde bir banka binası varsa onun önünden koşarak geç, Allah korusun o esnada bir deprem filan olur, bina yıkılır altında kalırsan, âkibetin çok feci olur” diye buyurmuşlardı. Haramların büyük tehlikesini anlatmış olmak bakımından.

Ruh sağlığımızı emniyete almak günlük hayatımızda mühim işlerdendir:

Lekesiz îman,
Riyasız ibadet,
Yeteri kadar helâl kazanç.

Gücümüz yettiğince insanlığa hizmet, ne kadar büyük önem taşımaktadır…

Osmanlı İmparatorluğunun geniş coğrafyasını hatırlayalım. İstatistikler yapılmış. O kadar geniş coğrafyada işlenen cürümler, bu gün memleketimizin büyük şehirlerinden birisinde işlenen cürümlerle karşılaştırılmış, maalesef şimdiki ölçüler çok daha fazla. Sebep, yukarıda arz etmeğe çalıştığım yanlışlar.

Hazret-i Ebu Bekir (r.a.)’in hılâfetinin ikinci yılında devlet sınırları içinde en küçük bir cürüm dahi işlenmemiştir ve bu, dünya tarihinde tektir.

5- Kişinin ellerini harama uzatmaması, tâatta kullanmasıdır.

Peygamberimiz Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

Cenab-ı Hak Celle Celalüh Hazretleri Cennette, sütunları zebercetten bir köşk hazırlamıştır. İçinde 70 bin dâire, her dâirede 70 bin ev… Bunları, Yüce Mevlâmız, kendilerine haram teklif edildiği halde Allah’a olan sevgilerinden ve saygılarından dolayı harama ellerini uzatmayan mü’minlere verecektir.

Elleri ile san’at eserlerini meydana getiren güzelleri nasıl takdir etmezsiniz!.. Medine-i Münevverede Mescid-i Nebevinin Selam Kapısından girince Kıble Duvarındaki Ecdâd yâdigârı Âyetleri, Esmâü’l-Hüsnâ, Peygamber Efendimizin güzel İsimlerini, daha nice hat eserlerini ve motifleri nasıl takdir etmezsiniz!.. Bunları hangi güzel eller hazırlamış, yazmış. Hangi gönüller ne yüce duygularla bezemiş!.. Eğer bir kimse bırazcık hüsn-i hattan anlıyorsa, Peygamber Efendimizi ziyaret neş’esi en başta olmak üzere Bâbü’s-selâmdan ayık girer, Bâb-ı Cibrilden mest ü lâ ya’kil olarak çıkar gider!..

Çok sevgili dostum Hattat Ali Hüsrevoğlu’nu şükran ve duâlarla yâd etmeliyim. Mescid-i Nebevînin genişletilmiş mekânlarındaki âyetleri yazmak ona nasib olmuştur!..

Yanlışta kullanılmayan ellere binlerce takdir, teşekkür, duâ…

6- Kişilerin ayaklarını günah yolunda kullanmamaları, tâatta, hizmette kullanmaları…

Bir kişi düşünelim, bir ömür ayakları kendisini meşrû’ güzel yerlere taşımıştır… Bir kişi de düşünelim, meyhane, kumarhane… bir ömür oralarda dolaşmış.. Yaya olarak kıt’alar arası Hacca gelenler olmuş!.. Onları vakit vakit hayâl etmişimdir. Hangi ayaklar güzel?

1985-1990 yıllarında Mekke-i Mükerreme’de idim. Gece ibadetlerine devam ettiğimiz arkadaşlarım vardı. Bunlardan birisi de Yemenli Mücâhid Efendi isminde bir dostum idi (hâlen hayâtta). Yatsı namazından sonra saat 10 civarında tavafa girerdi, 6 saat kesintisiz tavaf ederdi… Teheccüd vaktine kadar… Ayakları ilim yolunda, hizmet yolunda, bir ömür taatta kullana bilmek ne büyük bir başarıdır!..

7- Kişinin yaptığı her işi Allah rızası için yapması:

Günahın büyüğü küçüğü olmaz, kime karşı işlendiğine bakılır, ni’metin azı çoğu olmaz, kimin verdiğine bakılır.” ta’birini büyüklerden hep duymuşumdur…

Ka’beyi tavaf ederken Rükn-i Yemâni ile Rükn-i Haceru’l-esved arasında şu duâ okunur:

“Rabbenâ âtinâ fi’d-dünya haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nar…”

Kısaca ma’nası, “Ey bizim Rabbimiz bize dünyada hasene, (sevaplar ver), ahirette de hasene (sevaplar) ver!.. Ve bizi cehennem azâbından koru!..

Dünyâda yapabilene sevaplar çoktur. Ancak yapılan sevapların ancak ve ancak, (küçüğü büyüğü) O’nun rızâsı için yapılanıdır, en mu’teber olanı budur. Yüce Rabbimizin rızası ameller içinde gizlidir. Riyâdan uzak olabilmek ne büyük başarı ve zaferdir…

Dünyada atılan her adımda İlahî rızayı aramak cümlemize nasip ola!..

Ahirette de en büyük hasene Yüce Allahımızın Cemâline mazhar olabilmektir!.. Bu güzel neticeyi şiirleştirmek icap ederse:

Dünyâda rızâ, Ukbâda Likaa!..
Ancak maksûdum rızâ ve Likaa!..