Hadis ve tefsir ilimlerine dâir

Doç. Dr. Ömer ÇELİK Hocamız anlatıyor:

İlahiyat Fakültesi’nin farklı bölümlerinde yüksek lisans-doktora yapan bir arkadaş grubu ile Emekli Müftü İlhan Armutçuoğlu Hocaefendi‘yi bir ziyaretimiz olmuştu.

Bizlere “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Bir arkadaşımız “Ben Hadis’de yüksek lisans yapıyorum” dedi.

Hocaefendi biraz düşündü ve “Yavrum senin işin zor” dedi. “Çünkü hadiste çalışmak için” dedi, “Bir insanın gereken manevi zevki alabilmesi için Fenafirrasül (Rasulullah’ta fani olma) mertebesine çıkması lazım. Bu mertebeye çıkmadan, hadisleri anlatır, yazar, çizer, konuşur, ama bunu bir hal olarak tadamaz yavrum” dedi.

Bu hâli şu misal ne güzel izah eder: Birgün Ahmed bin Hanbel hazretlerine hadis tahsili  için bir genç gelir. Hazret gençten o gece misafir olmasını, derse sabah başlamalarını ister. Sabahleyin gencin odasındaki su ibriğinin kullanılmadığını görünce, onun teheccüde kalkmadığını anlar ve: “Oğlum sen bu gece teheccüde kalkmamışsın. Ben sana teheccüd konusundaki hadisleri nasıl anlatabilirim?” der ve ders yapmayı kabul etmez.

Sonra bana sordu. “Tefsir çalışıyorum efendim” dedim. “Senin işin iyice zor. Çünkü Kur’an-ı Kerim’le iştigal etmek için, ondan hakiki manada istifade için Fenafillah mertebesine çıkmak lazım” dedi. Hocamızın bu tespitleri çok önem arzediyor. Üsve-i Hasene çalışmalarında da bunu yakından hissettik.


Üsve-i Hasene, Altınoluk Dergisi, 209. sayı, Temmuz 2003.